Almanya’da CDU lideri Friedrich Merz'in sunduğu sert göçmen planı, AB ve Almanya yasalarına uygun mu? Sınır kontrolleri, iltica süreçleri ve Schengen kuralları açısından bu planın hukuki zorluklarını ele aldık.
Haber Merkezi - Almanya’da ana muhalefet partisi Hristiyan Demokratlar (CDU), göç ve iltica politikalarında sert önlemler almak istiyor. CDU lideri Friedrich Merz’in açıkladığı beş maddelik plan, özellikle düzensiz göçü engellemeye yönelik. Ancak hem Almanya’nın kendi yasaları hem de Avrupa Birliği (AB) hukuku, bu planın uygulanabilirliği konusunda ciddi engeller barındırıyor.
Aschaffenburg’daki Bıçaklı Saldırı Göç Tartışmalarını Alevlendirdi
Almanya’da göç ve sınır güvenliği tartışmaları, geçtiğimiz günlerde Aschaffenburg şehrinde meydana gelen bir bıçaklı saldırının ardından yeniden alevlendi. Saldırıyı gerçekleştiren kişinin Afganistanlı ve sınır dışı edilmesi planlanan bir sığınmacı olduğu ortaya çıkınca, CDU lideri Merz düzensiz göçü durdurmaya yönelik sert önlemler içeren bir plan sundu.
CDU’nun bu önerileri, Almanya’da 23 Şubat 2025’te yapılacak federal seçimlerde iktidara gelmeleri halinde hızla hayata geçirilmek isteniyor. Ancak bu planların Almanya’nın hukuk sistemine ve AB düzenlemelerine uygun olup olmadığı ciddi bir tartışma konusu.
Schengen Kuralları Almanya’nın Sınırlarını Kapatmasına Engel
Merz’in planındaki en dikkat çeken maddelerden biri, Almanya’nın sınırlarını daha sıkı denetim altına almak ve düzensiz göçü tamamen durdurmak. Ancak Almanya, Schengen serbest dolaşım bölgesinin bir parçası olduğu için sınır kontrolleri ancak "kamu düzeni veya iç güvenliğe ciddi bir tehdit" olması durumunda geçici olarak uygulanabiliyor.
Örneğin, COVID-19 pandemisi ve terör saldırıları gibi olağanüstü durumlarda sınır kontrolleri geçici olarak artırılmıştı. Almanya’da hâlihazırda Solingen’de geçtiğimiz yıl yaşanan bıçaklı saldırı sonrasında sınırlarda kontroller artırılmış durumda. Ancak bu önlemler bile AB hukuku çerçevesinde sadece geçici olarak alınabiliyor. Almanya’nın 3.800 kilometrelik kara sınırlarını sürekli olarak devriye altına alması, AB’nin temel ilkelerinden biri olan serbest dolaşım kurallarına aykırı.
Mülteciler İçin 'Giriş Yasağı' AB Hukukuna Aykırı
CDU’nun sunduğu bir diğer öneri, Almanya’ya geçerli belgeleri olmayanların girişini tamamen yasaklamak. Ancak bu, sığınmacılar açısından büyük bir sorun teşkil ediyor çünkü savaş ve zulümden kaçan birçok kişi, resmi belgelerini düzenleme şansı bulamadan ülkelerini terk etmek zorunda kalıyor.
AB’nin Dublin III Yönetmeliği’ne göre, bir mülteci Avrupa’ya hangi ülkeden girdiyse, iltica başvurusu öncelikle o ülkede değerlendirilmeli. Almanya, Schengen bölgesi içindeki diğer ülkelere, özellikle İtalya ve Yunanistan’a sığınmacıları geri göndermeye çalışsa da, uygulamada bunun her zaman mümkün olmadığı biliniyor. Örneğin, Almanya’da aile üyeleri bulunan sığınmacılar, burada kalma hakkı elde edebiliyor.
Eğer Almanya sınırlarını tamamen kapatır ve iltica başvurularını engellemeye çalışırsa, bu AB hukuku ile doğrudan çelişeceği gibi, komşu ülkelerle de ciddi diplomatik krizlere yol açabilir. Avusturya hükümeti şimdiden, Almanya’nın geri göndermek isteyeceği sığınmacıları kabul etmeyeceğini açıkladı.
Almanya 'Ulusal Acil Durum' İlan Edebilir mi?
Merz’in önerdiği bir başka yöntem ise Almanya’nın "ulusal acil durum" ilan ederek sınırlarını kapatması. AB Antlaşması’nın 72. maddesi, bir üye devletin kamu güvenliğini tehdit eden ciddi bir krizle karşı karşıya kalması durumunda olağanüstü önlemler almasına izin veriyor. Merz, Solingen saldırısının ardından bu maddeye atıfta bulunmuştu.
Ancak hukuki uzmanlar, Almanya’nın böyle bir durum ilan etmesinin zor olduğunu söylüyor. Çünkü mevcut verilere göre, sınır kontrolleri ve sığınmacı iade süreçleri düzensiz göçü büyük ölçüde azaltmış durumda. Ayrıca, AB’nin açık sınır politikalarına istisna getirilmesi için Avrupa Adalet Divanı’nın (ECJ) onayı gerekiyor ve bugüne kadar hiçbir üye ülke bu tür bir istisna hakkını elde edemedi.
CDU’nun Önerileri AB Göç Sisteminde Reform Sürecini Hızlandırabilir
Almanya’da kamuoyunun göçmen politikalarına yönelik görüşleri giderek daha fazla kutuplaşırken, CDU’nun sert önerileri siyasi baskıyı artırabilir. Hukuki olarak uygulanması zor görünse de, CDU’nun Almanya’yı AB göç politikalarına karşı daha sert bir tutum almaya zorlaması mümkün. Bu da AB içinde iltica sisteminin reforme edilmesini hızlandırabilir.
Almanya’da mülteciler ve göçmenler için gelecekte nasıl bir politika izleneceği, 23 Şubat’ta yapılacak seçimlerden sonra netleşecek. Ancak şimdilik, CDU’nun önerileri hem Almanya’nın iç hukuku hem de AB’nin temel ilkeleri ile ciddi bir çelişki içinde görünüyor.
Yorumlar
Yorum Gönder