Fransa, güvenlik tehditleri ve düzensiz göç nedeniyle sınır kontrollerini 1 Kasım itibariyle yeniden başlatıyor. Komşu ülkelerle olan kara, hava ve deniz sınırları altı ay boyunca denetlenecek. Göçmenler ve insan hakları savunucuları kararı eleştiriyor.
Fransa, Sınır Kontrollerini Yeniden Uygulamaya Başlıyor
Fransa, 1 Kasım’dan itibaren komşu ülkelerle kara, hava ve deniz sınırlarında yeniden kontrolleri başlatacağını duyurdu. Avrupa Birliği'nin serbest dolaşımını sağlayan Schengen Anlaşması’nın yürürlüğe girdiği 1995 yılından bu yana en kapsamlı sınır kontrolleri olacak bu uygulama, Fransa’nın göç politikalarında daha sıkı tedbirler aldığını gösteriyor.
Göçmenler ve Hak Savunucuları Endişeli
Fransız hükümeti, sınır kontrollerinin gerekçesi olarak "terör faaliyetleri, organize suç şebekelerinin artışı ve düzensiz göçün kamu düzenini tehdit etmesi" gibi güvenlik endişelerini gösteriyor. Ancak, göçmen haklarını savunan kuruluşlar, Fransa’nın AB yasalarını ihlal ederek iç sınır kontrollerini sık sık devreye soktuğunu belirtiyor. 2015'teki terör saldırılarından bu yana güvenlik gerekçesiyle farklı dönemlerde sınır kontrollerini tekrar başlatan Fransa’nın, bu uygulamanın süresini AB kurallarının ötesine taşıdığı vurgulanıyor.
Almanya’nın Ardından Sertleşen Göç Politikaları
Fransa’nın bu kararı, Almanya’nın geçtiğimiz Eylül ayında düzensiz göçle mücadele amacıyla sınır kontrollerini geçici olarak geri getirme kararını izliyor. Almanya’da sınır geçişleri devam ederken rastgele kontroller yapılmakta ve yolcular kimlik taşımaları konusunda uyarılmakta. Fransa’nın benzer bir yaklaşımı benimsemesi, iki ülkenin göç politikalarında sıkı önlemler aldığını gösteriyor.
Güvenlik Tedbirleri Göçmenleri Hedef Alıyor
Fransa’nın yeni İçişleri Bakanı Bruno Retailleau, göçmenlerin kamu düzenini tehdit ettiğine dikkat çekerek göç politikalarını sertleştirme yönünde açıklamalarda bulundu. Retailleau, “kamu düzenini tehdit etme potansiyeli olan yabancı uyruklu kişilerin” ülkeden çıkarılması için valiliklere yönelik bir dizi talimat verdi.
Bu kararlar, Schengen Bölgesi'nde serbest dolaşım hakkını etkileyecek gibi görünse de, hükümet yetkilileri kamu güvenliğinin öncelikli olduğunu savunuyor. Ancak, insan hakları savunucuları ve göçmen dostu kuruluşlar, bu tür sert göç politikalarının Schengen Anlaşması’nın ruhuna aykırı olduğunu belirterek eleştirilerini sürdürüyor.
Yorumlar
Yorum Gönder