Dini İnançlarını Terk Eden Mülteciler İngiltere'de Adil Bir Değerlendirme Bekliyor
Sheffield Üniversitesi'nden Lucy Porter tarafından kaleme alınan bir araştırmaya göre, dini inançlarını terk eden (apostat) kişilerin İngiltere'de mülteci statüsü kazanmak için karşılaştıkları engeller, adil bir süreçten yoksun olduklarını gösteriyor. Makalede, özellikle dinî inançlarını bırakan kişilerin, inançlı olanlara göre çok daha karmaşık ve haksız sorgulamalara maruz kaldığı vurgulanıyor.
Porter, araştırması kapsamında İngiltere'de mülteci statüsü alan 11 apostat ile derinlemesine röportajlar gerçekleştirdi. Bu kişilerin çoğu, geldikleri ülkelerde dinsiz oldukları için ciddi tehditlerle karşı karşıya kalmışlar. Ancak, İngiltere'de iltica başvurularını yaparken, karşılaştıkları soruların çoğu dini inançsızlıklarının temel nedenlerine veya yaşadıkları zulümlere değinmiyor.
Makale, Birleşmiş Milletler İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi’nin 18. maddesi ile korunan din veya inanç özgürlüğünün, ilkesel olarak dinsizliği de kapsaması gerektiğini hatırlatıyor. Bununla birlikte, İngiltere İçişleri Bakanlığı'nın dini iltica taleplerine yaklaşımının, çoğunlukla İslam’dan Hristiyanlığa geçen bireyler gibi dini inanç değiştiren kişilere odaklandığı ifade ediliyor. Oysa dinsizler, inançsız oldukları için evlerine dönmek zorunda kaldıklarında en büyük tehlikeyle karşı karşıya kalabilecek gruplar arasında yer alıyor.
Makale, ayrıca, İngiltere İçişleri Bakanlığı'nın dinsiz iltica taleplerini değerlendirirken sıklıkla hatalı sorular sorduğunu ve bu kişilere inançsızlıklarını ispat etmeleri için haksız bir yük bindirildiğini de ortaya koyuyor. Örneğin, Pakistan'dan kaçarak İngiltere'ye sığınan insan hakları savunucusu Hamza bin Walayat, iltica başvurusunda antik Yunan filozoflarından bahsetmesi istendiği için ilk başvurusu reddedilmiş, ancak itiraz sürecinde mülteci statüsü kazanabilmiştir.
Porter'ın araştırması, dinsiz mülteci adaylarının yaşadıkları bu adaletsizliğin giderilmesi gerektiğini ve dinsizliğin de bir inanç olarak kabul edilmesi gerektiğini vurguluyor. Dinî inançlarını terk edenler için doğru ve adil bir mülteci değerlendirme süreci, hayati bir önem taşıyor.
Yorumlar
Yorum Gönder