Son yıllarda Avrupa genelinde sağ ve aşırı sağ siyasetin güçlenmesi, pek çok devletin iltica politikalarında belirgin değişikliklere yol açmıştır. Sağ ve aşırı sağ partilerin yükselişinin arka planı, bu yükselişin iltica politikalarına olan somut etkileri ve bu değişikliklerin toplumsal ve uluslararası sonuçlarını şöyle ele alabiliriz;
Sağ ve Aşırı Sağ Siyasetin Yükselişinin Arka Planı
Sağ ve aşırı sağ partilerin Avrupa genelinde yükselişi, birçok faktöre dayanmaktadır. 2008 küresel ekonomik krizi, Avrupa'daki ekonomik istikrarı sarstı ve geniş kitleler arasında işsizlik ve ekonomik güvencesizlik hissiyatını artırdı. Ayrıca, Orta Doğu'daki savaşlar ve Afrika'daki istikrarsızlık, Avrupa'ya yönelik büyük bir göç dalgasını tetikledi. Bu gelişmeler, göçmenlere ve mültecilere yönelik olumsuz tutumların yayılmasına ve yerel halkın ekonomik kaygılarının artmasına neden oldu. Sağ ve aşırı sağ partiler, bu kaygıları siyasi kazanç için kullanarak, "millî güvenlik", "kültürel bütünlük" ve "ekonomik çıkarlar" gibi temalar üzerinden destek kazandı.
Sağ ve Aşırı Sağ Siyasetin İltica Politikalarına Etkisi
Sağ ve aşırı sağ partilerin hükümetlerde veya koalisyonlarda yer alması, iltica politikalarının daha katı hale gelmesine neden oldu. Bu değişiklikler aşağıdaki başlıklar altında incelenebilir:
Daha Sıkı Sınır Kontrolleri:
Sağ ve aşırı sağ partilerin yükselişi, birçok Avrupa ülkesinde sınır kontrollerinin sıkılaştırılmasına ve göçmenlerin ülkeye girişinin zorlaştırılmasına yol açtı. Örneğin, Macaristan'ın Fidesz Partisi liderliğindeki hükümet, güney sınırına çitler inşa ederek, yasadışı göçü engellemeye çalıştı.
Daha Sert İltica Prosedürleri:
İltica başvurularının kabul edilmesi süreci zorlaştı. Bazı ülkeler, başvuru süreçlerini uzatarak ve başvuruları reddetmek için daha katı kriterler uygulayarak, mülteci kabulünü minimuma indirmeyi hedefledi. Danimarka'da, sağcı hükümet iltica yasalarını değiştirerek, mülteci statüsü kazananların ülkede kalma sürelerini sınırlamayı ve mültecilerin aile birleşimi haklarını kısıtlamayı hedefledi.
Sosyal Yardımların Kısıtlanması:
Bazı ülkelerde, sağ ve aşırı sağ partilerin baskısıyla mültecilere verilen sosyal yardımlar kısıtlandı. İsveç ve Almanya gibi ülkelerde, mültecilere yönelik sosyal hizmetlerin ve mali yardımların azaltılması, bu politikaların başlıca örneklerindendir.
Geri Gönderme Politikaları:
İltica başvuruları reddedilen veya iltica statüsü sona eren mültecilerin geri gönderilmesi hızlandı. Sağ ve aşırı sağ partiler, mültecilerin hızlı bir şekilde ülkelerine geri gönderilmesini savunarak, bu konuda daha sert politikaların uygulanmasını teşvik etti. İtalya'da, Lig Partisi'nin lideri Matteo Salvini, İçişleri Bakanı olduğu dönemde bu tür politikaları yoğun bir şekilde uyguladı.
Toplumsal ve Uluslararası Sonuçlar
Sağ ve aşırı sağ siyasetin iltica politikalarına etkileri, hem toplumsal hem de uluslararası düzeyde önemli sonuçlar doğurmuştur.
Toplumsal Sonuçlar
Toplumsal Gerilimler:
Göçmen ve mültecilere yönelik katı politikalar, toplumda kutuplaşmayı artırdı. Yerel halk ile göçmenler arasında gerilimler yaşanırken, yabancı düşmanlığı ve ırkçılık vakalarında artış gözlemlendi.
İnsan Hakları İhlalleri:
Sıkı iltica politikaları, mültecilerin temel haklarına erişimlerini zorlaştırdı ve bazı durumlarda insan hakları ihlallerine yol açtı. Uluslararası insan hakları örgütleri, Avrupa ülkelerini bu konuda sık sık eleştirdi.
Uluslararası Sonuçlar
Avrupa Birliği İçindeki Uyuşmazlıklar:
Avrupa Birliği (AB) içinde, mülteci krizine yönelik ortak bir politika belirlenmesi konusunda uyuşmazlıklar yaşandı. Özellikle Doğu Avrupa ülkeleri, mülteci kabulüne karşı çıkarken, Batı Avrupa ülkeleri daha fazla yük paylaşımı talep etti.
Uluslararası İmaj:
Avrupa'nın mültecilere yönelik sert politikaları, uluslararası alanda eleştirilere neden oldu. Avrupa'nın insan hakları ve demokratik değerler konusundaki liderliği sorgulanmaya başlandı.
Avrupa genelinde sağ ve aşırı sağ siyasetin güçlenmesi, iltica politikalarında köklü değişikliklere yol açtı. Daha sıkı sınır kontrolleri, sert iltica prosedürleri, sosyal yardımların kısıtlanması ve geri gönderme politikaları, bu değişikliklerin başlıca örnekleridir. Bu politikalar, toplumsal gerilimleri artırırken, uluslararası alanda da eleştirilere yol açmıştır. Sağ ve aşırı sağ siyasetin etkileri, Avrupa'nın göç politikalarını şekillendirmeye devam ederken, bu durumun uzun vadeli sonuçları da dikkatle izlenmelidir.
Aşırı Sağ Siyasetin Göçmen ve Mülteci Karşıtlığını Körüklemesinin Amaçları
Aşırı sağ partiler, göçmen ve mülteci karşıtlığını körükleyerek çeşitli siyasi ve toplumsal hedefler peşinde koşmaktadırlar. Bu hedefler, seçmen desteğini artırmak, toplumsal bütünlüğü sağlamak, güvenlik endişelerini yatıştırmak ve ekonomik çıkarları korumak gibi çeşitli unsurları içermektedir.
Seçmen Desteğini Artırmak
Aşırı sağ partiler, göçmen ve mülteci karşıtı söylemleri kullanarak geniş bir seçmen kitlesinin desteğini kazanmayı amaçlamaktadır. Ekonomik belirsizlikler, işsizlik ve güvenlik endişeleri gibi faktörler, yerli halkın göçmenleri bir tehdit olarak görmesine yol açabilir. Aşırı sağ partiler, bu korku ve endişeleri kullanarak, halkın duygularını manipüle eder ve bu şekilde seçmen desteğini artırmayı hedefler. Bu strateji, özellikle ekonomik kriz dönemlerinde ve terör saldırılarının ardından daha etkili olmaktadır.
Toplumsal Bütünlüğü Sağlamak
Aşırı sağ partiler, göçmenlerin ve mültecilerin toplumsal bütünlüğü tehdit ettiğini öne sürerek, yerli halkın kültürel ve sosyal kimliğini koruma iddiasında bulunurlar. Bu partiler, göçmenlerin getirdiği kültürel çeşitliliğin, yerli kültür üzerinde olumsuz etkileri olduğunu savunurlar. Bu argüman, özellikle homojen yapıya sahip topluluklarda güçlü bir yankı bulabilir. Aşırı sağ siyasetçiler, bu söylemleri kullanarak, toplumsal bütünlüğü koruma ve yerli halkın kimliğini savunma vaadiyle oy toplarlar.
Güvenlik Endişelerini Yatıştırmak
Aşırı sağ partiler, göçmen ve mülteci karşıtlığını güvenlik endişeleri üzerinden de temellendirirler. Göçmenlerin terörizm, suç oranlarının artışı ve toplumsal düzensizlik gibi güvenlik sorunlarına yol açabileceği argümanını kullanarak, kamuoyunun desteğini kazanmayı hedeflerler. Bu söylemler, özellikle güvenlik kaygılarının yüksek olduğu dönemlerde daha etkili olabilir. Aşırı sağ partiler, bu şekilde seçmenlerine güvenlik vaadinde bulunur ve güvenlik politikalarını sıkılaştırma taahhüdü verirler.
Ekonomik Çıkarları Korumak
Aşırı sağ partiler, göçmen ve mülteci karşıtı politikalarla yerli halkın ekonomik çıkarlarını korumayı da hedeflerler. Göçmenlerin iş gücü piyasasında rekabeti artırarak, yerli işçilerin iş bulma olanaklarını azalttığı ve ücretleri düşürdüğü argümanını kullanarak, ekonomik milliyetçiliği teşvik ederler. Ayrıca, göçmenlerin sosyal yardım sistemlerine yük olduğu ve kamu kaynaklarını tükettiği iddialarını öne sürerler. Bu söylemler, ekonomik kaygıların yüksek olduğu dönemlerde seçmenler arasında güçlü bir destek bulabilir.
Sağ ve Aşırı Sağ Partilerin Stratejik Kazanımları
Siyasi Güç ve Etki Alanı
Göçmen ve mülteci karşıtı politikalar, aşırı sağ partilere siyasi güç kazandırır. Bu partiler, kamuoyunun göçmen karşıtı duygularını kullanarak seçimlerde başarı elde eder ve siyasi arenada daha fazla etki sahibi olurlar. Koalisyon hükümetlerinde veya azınlık hükümetlerine destek vererek, iltica politikalarında değişiklikler yapma fırsatı bulurlar.
Medya ve Kamuoyu Üzerindeki Etki
Aşırı sağ partiler, göçmen karşıtı söylemleri ile medyada geniş yer bulur ve kamuoyunun gündemini belirleyebilirler. Medya aracılığıyla yayılan bu söylemler, toplumun genelinde göçmen karşıtı duyguların yayılmasına katkıda bulunur ve partilerin görünürlüğünü artırır. Bu da partilere sürekli bir destek akışı sağlar.
Uzun Vadeli İdeolojik Hedefler
Aşırı sağ partiler, göçmen karşıtı politikalar ile uzun vadeli ideolojik hedeflerine ulaşmayı amaçlarlar. Bu hedefler arasında ulusal egemenliğin güçlendirilmesi, kültürel homojenliğin korunması ve küreselleşme karşıtı bir duruş sergilemek bulunmaktadır. Göçmen karşıtı politikalar, bu ideolojik hedeflerin gerçekleştirilmesine hizmet eder.
Aşırı sağ siyasetin göçmen ve mülteci karşıtlığını körüklemesi, çeşitli siyasi ve toplumsal hedefler doğrultusunda stratejik bir hamledir. Bu partiler, seçmen desteğini artırmak, toplumsal bütünlüğü sağlamak, güvenlik endişelerini yatıştırmak ve ekonomik çıkarları korumak gibi amaçlarla göçmen karşıtı politikalar izlerler. Bu politikaların toplumsal ve uluslararası düzeyde önemli sonuçları bulunmaktadır. Toplumdaki kutuplaşma ve gerilimler, insan hakları ihlalleri ve Avrupa Birliği içindeki uyuşmazlıklar bu sonuçların başlıcalarıdır. Aşırı sağ siyasetin bu stratejik hedefleri, Avrupa'nın gelecekteki göç politikalarını şekillendirmeye devam edecek ve bu durumun uzun vadeli etkileri dikkatle izlenmelidir.
Yorumlar
Yorum Gönder